Almanya’da hayat pahalılığı, yüksek enflasyon ve yüksek enerji fiyatları gündelik hayatı etkilerken, ülke genelinde yemek yardımlarının dağıtımı için kurulan stantlardaki kuyruklar eskisinden daha uzun bir hal aldı.

Almanya’da son zamanlarda artan hayat pahalılığı, yüksek enflasyon ve yüksek enerji fiyatları, dar gelirli insanları ve düşük emekli maaşı alanları olumsuz etkiledi. Korona salgının yanı sıra Ukrayna-Rusya savaşı; iş dünyasını, özellikle orta ve küçük ölçekli işletmeleri de zor duruma soktu. Salgın döneminde gelen iflaslara, savaş nedeniyle yenileri eklendi. Almanya’da, kurumsal destek alan ya da yalnızca bağışlarla faaliyetini yürüten çok sayıda yardım derneği bulunmasına rağmen ihtiyaç sahiplerinin sayısının ciddi oranda artması, yardım kuruluşları ve gönüllüler üzerindeki baskıyı da artırdı. Özellikle Ukrayna-Rusya savaşından kaçan çok sayıda Ukraynalı mültecinin de çoğunlukla Almanya’ya sığınması, yardım kuruluşlarını etkiledi. Ülke genelinde yemek yardımlarının dağıtımı için kurulan stantlardaki kuyruklar eskisinden uzun hale geldi. Çeşitli uyarılarda bulunan ülke çapındaki büyük yardım kuruluşlarının yöneticileri, düşük gelirli insanların artık gıda alacak ve elektrik faturalarını ödeyecek paralarının olmadığını ifade ederek, belirsizlik ve korkunun hakim olduğuna dikkat çekiyor. Dar gelirliler için yardım çağrısında bulunan yöneticiler, sağlık sigortası primlerinde indirim, konut yardımında artış ve artan fiyatlar nedeniyle elektrik veya işletme faturalarını ödeyemeyenler için koruma alanı oluşturulmasını talep ediyor. Bazı kentlerde yardım kuyruklarının çok uzadığını ve gönüllülerin herkese yiyecek tedarik etmesinin neredeyse imkansız hale geldiği bildiriliyor.

"Sadece yoksullar değil, orta düzeyden insanla da geliyor"

Yardım amaçlı kurulan bu derneklerden biri de başkent Berlin’de faaliyet gösteren Miteinander Ohne Grenzen (Sınırlar Olmadan Birlikte) Derneği. Miteinander Ohne Grenzen Kültür Derneği, haftada 2-3 gün toplanan bağışlarla yapılan sıcak yemekleri sokakta yaşayan ve diğer ihtiyaç sahiplerine dağıtıyor. Kurumsal destek almayan dernek kendi imkanlarıyla ve bağışlarla yardım faaliyetlerini yürütüyor. Dernek ayrıca belli zamanlarda giyecek, uyku tulumu, ayakkabı, hijyen ürünleri gibi çeşitli yardımlarda da bulunuyor.

Derneğin yöneticilerinden Klaus Stark, genel olarak durumların daha kötüye gittiğini ifade etti. Yiyecek yardımı standına çoğunlukla sosyal yardımla geçinen insanların, emekli maaşı yetmeyenlerin, dar gelirlilerin geldiğini belirten Stark, "Sadece yoksullar gelmiyor, son zamanlarda orta düzeyden de insanları da artık yemek kuyruklarında görüyoruz. Bunun yanında Doğu Avrupa’dan, Güneydoğu Avrupa’dan çok sayıda insanlar geliyor, sokakta yaşıyorlar ve özellikle kış aylarında sorunlarla başa çıkamıyorlar. Artan enerji fiyatları nedeniyle zor durumda olan insanların da en azından haftada bir kez sıcak yemek yiyebilsin istiyoruz" dedi.

Derneğin bir başka yöneticisi Marie Höpfner de özellikle salgından sonra Berlin’de ihtiyaç sahiplerinin sayısının giderek arttığına işaret ederek, "Çoğunlukla aynı insanlar geliyor ki bunların sayısı 30 civarında. Çünkü nerede ne zaman sıcak yemek olacağını biliyorlar. Bunun yanında, tesadüfen yoldan geçerken görüp gelen veya çevreden duyup gelenler oluyor. Genci yaşlısı, her kesimden ihtiyaç sahibi insan geliyor. Kapımız herkese açık. Özellikle korona salgınından sonra ihtiyaç sahiplerinin arttığını gördük ve dernek olarak daha aktif hale geldik. Burada herkes gönüllülük esasına göre çalışıyor. Bizler de onlarla beraber yiyoruz yemeğimizi burada" şeklinde konuştu.

Berlin artık eski Berlin değil

Berlin’de Ekmekçi Dede olarak tanınan Müslüm Aydın da sık sık bu derneğin yardım faaliyetlerine katılıyor. Aydın, 2013’ten bu yana özellikte semtindeki Türk esnaftan topladığı artan ekmekleri ve diğer gıda ürünlerini ihtiyaç sahiplerine dağıtıyor. Aydın’a bu nedenle çevredekiler "Ekmekçi Dede" diye hitap ediyor. Esnaftan topladığı yiyecekleri, market arabasına doldurup Miteinander Ohne Grenzen Derneği standına götüren Ekmekçi Dede, Berlin’in artık eskisi gibi olmadığını vurguladı. Artık yiyecek yetiştirmekte zorlandığını söyleyerek, haftada 6 gün çalışan ve diğer bütün boş zamanlarını yardıma muhtaç kişilere ayıran Ekmekçi Dede, son zamanlarda Berlin’de sokakta yiyecek arayan insanların sayısının ciddi şekilde arttığını sözlerine ekledi.

"Yemek için gelenlerin satısı 10 kat arttı"

Yaklaşık 10 yıl önce, en fazla 3-5 kişinin yardım istediğine değinen Ekmekçi Dede, "Ben 2013’te burada başladığımda, yiyecek dağıttığım bölgelerde sadece 3-5 kişi vardı. Onları tanıyorduk, mahallenin garibanını herkes tanıyordu. Esnaf da yardımcı oluyordu. Fakat şu anda esnaf da yardımcı olamıyor. Önce bu korona, üzerine Rusya-Ukrayna savaşı çıktı. Marketlerde gerekli ürünler yok, üretim azaldı. 50 kuruşa aldığımız peynir şu anda 2 lira oldu. Ama diğer taraftan bizim saat ücretlerimiz aynı. Aşırı derecede bir ekonomik kriz var. Sokaktaki insanlar daha da çoğaldı, evsizler daha da çoğaldı; kiraları ödeyemiyorlar. Yarın doğal gaz faturaları gelecek, biz bile ne yapacağımızı bilemiyoruz" diye konuştu.

Yemek için gelenlerin sayısının son zamanlarda 10 katına çıktığı bilgisini veren Aydın, eskiden yiyecek bekleyen 3-5 kişinin olduğu Hermanplatz Meydanı’nında şu anda her gün 50-60 kişinin yemek beklediğini söyledi. Metrolarda bile yiyecek ve para isteyen insanların sayısının arttığını dile getiren Aydın, "Metrolarda bile şimdi genci, yaşlısı dakika başı biri geliyor ’Açız’ diyor. Ben Ekmekçi Dede olarak elimden geleni yapıyorum ama diğer insanlar yardımcı olamıyor. Çünkü herkes kendi yaşam mücadelesine girmiş, ay başını nasıl getirecekler diye düşünüyorlar" ifadelerini kullandı.

"Pandemi ile insanlar yalnızlaştı"

DİTİB’in (Diyanet İşleri Türk İslam Birliği) bir kolu olan DİTİB Berlin Eyalet Kadın Birliği de başkentte yiyecek yardımı kampanyasına katılan kurumlardan biri. DİTİB’li kadınlar ayda bir kez pişirdikleri sıcak yemekleri, çorbaları ve diğer gıda ürünlerini kurdukları stantta ihtiyaç sahiplerine dağıtıyor. "Herkese çorba" yardım etkinliğini DİTİB finanse ederken, stantlarda gönüllülük esasıyla çalışılıyor. Gönüllülerden Adalet Biber, hizmetlerinden yaklaşık 150 kişinin faydalandığını söyledi ve amaçlarının yalnızlaşan insanların yalnızlığını gidermek olduğunun altını çizdi. Ekonomik durumdan bağımsız olarak herkesin sıcak yiyecek yiyebilmesini istediklerini belirten Biber, “Burada ’herkese çorba’ kampanyamız var. Kışın soğukta kalan, özellikle dışarda yatan kimsesizlere çorba ve sıcak yemek dağıtımı yapıyoruz. Pandemi ile insanların yalnızlaştığını hissettik. Her ay bu kampanyayı düzenliyoruz" ifadelerini kullandı.

Başkent Berlin’de her ay 660 ton gıda yardım amaçlı dağıtılırken, bu gıda yardımlarından yaklaşık 130 bin kişi faydalanıyor. Buna rağmen bağışların yetersiz kaldığı ifade ediliyor.

Yardım kuruluşları alarm veriyor

Almanya çapındaki büyük yardım kuruluşlarının yöneticileri de çeşitli uyarılarda bulunarak, düşük gelirli insanların artık gıda alacak ve elektrik faturalarını ödeyecek paralarının olmadığını belirterek, belirsizlik ve korkunun hakim olduğuna dikkat çekiyor. Bu idareciler, dar gelirliler için yardım çağrısında bulunarak, sağlık sigortası primlerinde indirim, konut yardımında artış ve artan fiyatlar nedeniyle elektrik veya işletme faturalarını ödeyemeyenler için koruma alanı oluşturulması talebinde bulunuyorlar. Bazı kentlerde yardım kuyruklarının çok uzadığını ve gönüllülerin herkese yiyecek tedarik etmesinin neredeyse imkansız hale geldiği bildiriliyor.