Son zamanlarda okuduğum mecraların çoğu başarıdan, ilerlemekten, adım atmaktan ve özgüven kazanmaktan bahsediyor. Ben bu konu üzerine yazmak için fazla düşünmedim. Çok çalışan, her gün çalışan, ve akşamları eve gidip televizyon karşısında vakit geçiren pek çok insan tanıyorum. Çoğu deli gibi çalışıyor, yaptıkları işte çok iyiler ve işverenlerine cok para kazandırıyorlar. 

Bir kişi basit bir pizza dağıtıcısı olarak çalışabilir ve her gün sadece işini yapıp evine gidebilir. Ancak rolünde daha fazlasını görür ve daha yüksek seviyelere ulaşabileceğine inanırsa, yoluna devam edebilir ve sonunda bir restoran zinciri kurabilir. Bunun gibi gerçek hikayeler bize başlangıç noktamızın nihai hedefimizi belirlemek zorunda olmadığını gösteriyor. Bizi büyüten şey kendimize inanmak ve beklentilerimizi yüksek tutarken daha fazlası için çabalamaktır.

Yıllarca hemşire olarak çalıştıktan sonra tıp eğitimi almaya ve doktor olmaya karar veren hemşire gibi. Birçok insan sahip olduklarıyla yetinebilirdi. Ancak o, hayallerinin mevcut işinde bitmek zorunda olmadığını fark etti ve yolculuğuna başladı. Onların hikayesi bize hayallerimizin peşinden gitmek için hiçbir zaman geç olmadığını gösteriyor - ne kadar büyük ya da imkansız görünürlerse görünsünler. 

Benzer bir hikaye de üretim hattını iyileştirmek için çığır açan bir fikri olan bir fabrika çalışanından geliyor. Bu bize inovasyon ve yaratıcılığın sadece “inovasyon departmanlarından” gelmediğini gösteriyor. Fikri o kadar değerliydi ki patenti alındı ve şirkete milyonlar kazandırdı. Kendisi bir mühendis ya da bilim insanı değildi, ancak kutunun dışında düşünme özgüvenine sahip bir kişiydi.

Bir de bekçinin hikayesi var; şefkatli doğasıyla sadece okulu temiz tutmakla kalmayan, aynı zamanda birçok öğrencinin hayatı üzerinde olumlu bir etkisi olan bekçinin hikayesi de var. O bize, önemli olanın kişinin pozisyonu değil, işine verdiği yürek ve anlam olduğunu gösterdi.

Tüm bu hikayelerin ortak noktası ne biliyor musunuz? Bize, unvanı, iş tanımı veya geçmişi ne olursa olsun her insanın hayatını, işini ve dünyayı değiştirme gücüne ve yeteneğine sahip olduğunu gösteriyorlar. 

Patron ya da yönetici olmayabilirsiniz ama bu liderlik becerilerinizin olmadığı anlamına gelmez. Araştırma alanında çalışmıyor olabilirsiniz, ancak bu yenilikçi fikirlere sahip olamayacağınız anlamına gelmez. Halkın gözü önünde olmayabilirsiniz, ancak bu katkınızın fark edilmeyeceği anlamına gelmez.

Bu yüzden, bunu okuyan herkese sesleniyorum! Yeterince iyi olmaktan çok daha fazlasısınız!!! Fark yaratma gücü her birimizin içinde yatıyor. Kendinize inanın, önünüze çıkan fırsatları değerlendirin ve büyük düşünecek kadar cesur olun. Çünkü bazen en büyük etkiye sahip olanlar sizin gibi, bizim gibi insanlardır. Başarılı olmak için tek yapmanız gereken atılmak ve devam etmektir. Şimdi ayağa kalk ve ilk adımı at!

Başarılar.

Candan Oezkul