Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) İnsani ve Toplum Bilimleri Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Mithat Atabay, Çanakkale Savaşları sırasında Çanakkale Boğazı önlerinde, boğazda ve Marmara Denizi’nde toplam 255 geminin batırıldığını belirterek, “Çanakkale Boğazı hem toprağın üzerinde hem de denizin altında pek çok hazineler ve savaşa ait hatıralar saklamaktadır” dedi.

Çanakkale’nin Eceabat ilçesi sınırları içerisinde 108 yıl önce Çanakkale Savaşları’nın yaşandığı tarihi Gelibolu Yarımadası’nda Çanakkale Deniz ve Kara Savaşları öncesi ve sonrasında batan gemiler, tarihe ışık tutmaya devam ediyor. Çanakkale Boğazı önlerinde, Çanakkale Boğazı’nda ve Marmara Denizi’nde Çanakkale Deniz ve Kara Savaşları öncesi ve sonrasında Osmanlı savaş gemileri, Mesudiye savaş gemisi, Barbaros zırhlısı, Midilli kruvazörü, Yarhisar muhribi, Demirhisar torbidobotu, Pelengiderya gambotu, Nurülbahir gambotu, yardımcı savaş gemileri, Sakız Karakol gambotu, Samsun mayın gambotu, Nara taşıt gambotu, Beyrut gambotu, ticaret gemileri, denizaltılar, yelkenli gemi ve tekneler ile Çanakkale Boğazı, boğaz önü ve Gökçeada ile Gelibolu Yarımadası arasında batırılan düşman savaş gemileri ve denizaltılar, İngilizlerin Triumph, Iresistable, Ocean, Goliath, Majestic zırhlıları, Reglan Monitörü, M-28 Monitörü, AE-2, E-14, E-20, E-7, E-15 İngiliz denizaltıları, Fransızların Bouvet zırhlısı, Joule, Saphir, Mariotte, Fransız denizaltıları olmak üzere 255 batık gemi yer alıyor. Özellikle Çanakkale Savaşları sırasında boğazın serin sularına gömülen savaş gemileri derinliklerde pek çok hikaye ve savaşa ait hatıralar barındırıyor. Savaşın ilk günkü gibi izlerini taşıyan bu batıklar Gelibolu Tarihi Sualtı Parkı ile dalış tutkunlarının ilgisini çekiyor. 108 yıl önce Seddülbahir Kalesi açıklarında batırılan İngiliz Kraliyet Donanması’na ait ’HMS Majestic’in de aralarında bulunduğu 14 batık geminin gizemini dalış meraklıları keşfediyor. 14 dalış noktası ve 150 kilometrelik alanda dalışa imkan veren Gelibolu Tarihi Sualtı Parkı dalış noktaları, ’HMS Majestic’, ’Ertuğrul Koyu Massena ve Saghalien gemi kalıntıları’, ’Helles Barçları’, ’Tekke Koyu (W Beach) batıkları’, ’Arıburnu Barç’, ’Küçükkemikli Barçları’, ’Arıburnu Layter’, ’Lundy’, ’HMS Louıs’, ’S.S. Milo’, ’Tuzla’, ’Denizaltı Mania Ağı’, ’Bebek Kayalıkları’ ve HMS Trıumph’tan oluşuyor.

Çanakkale Savaşları’nın hem denizde hem de karada meydana geldiğini belirten ÇOMÜ İnsani ve Toplum Bilimleri Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Mithat Atabay, “Hem denizde büyük kayıplar oldu hem de karada büyük insan zayiatlarına sebebiyet verdi. Çanakkale Savaşları daha başlamadan 14 Eylül tarihinde boğazların ticari gemilere kapatılması sonrasında Karadeniz’e büyük bir ticari donanma mahsur kaldı ve bu Avrupa’da özellikle ekonomik açıdan büyük sıkıntı oluşturdu. Ve tabii özellikle batılılar bu boğazı açmak ve İstanbul’a ulaşmak için bir filo hazırladılar. Denizden saldırılar başladı. Denizden saldırılar başlamadan önce boğazı yokladıkları görülmektedir. Türk gemilerinin ilk etapta Mesudiye başta olmak üzere batırıldığı görülmektedir. Ama denizden geçerek özellikle İstanbul’a geçmek istemeleri hem deniz yüzeyinden hem de deniz altından olmuştur. O nedenle de denizaltılar da Çanakkale Savaşları sırasında gemilerin batırılmasında önemli etken olmuştur. İtilaf Devletleri hem kendi denizaltılarını burada kaybederken, aynı zamanda boğazı geçen denizaltılar da Osmanlı ticaret gemilerini ve askeri gemilerini bombaladılar” dedi.

Çanakkale Boğazı’nın hem toprağın üzerinde hem de denizin altında pek çok hazineler ve savaşa ait hatıralar sakladığını hatırlatan Dr. Mithat Atabay, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Çanakkale Boğazı’nın önlerinde, boğazda ve Marmara Denizi’nde toplam olarak 255 tane geminin batırıldığını görüyoruz. Bu gemilerin önemli bir kısmı Osmanlı ticaret gemileri olmakla beraber savaş gemileri de bunun içerisinde bulunuyordu. Bunların en büyüklerinden bir tanesi Barbaros Hayrettin gemisi olmuştur. Tabii Osmanlı İmparatorluğu’ndan savaş sırasında bir donanma ile karşı koyma mümkün değildi. O yüzden de İtilaf Devletleri’nin donanmasına karşı kara topçuları ve mayınlar yoluyla bunlara engel olunmaya çalışıldı. 7 tane büyük savaş gemisi Osmanlı topçuları ve mayınlar vasıtasıyla batırıldı. Bunların 3 tanesi 18 Mart tarihinde olmuştur. Ve toplam tonajları 40 bin 400 ton idi. Mayıs ayında ise yine 3 büyük savaş gemisi batırıldı. Ve batırılan savaş gemilerinin toplam tonajları ise 44 bin tondur. Osmanlı İmparatorluğu hem İtilaf Devletleri’nin savaş gemilerini burada batırırken, hem de kendi ticaretini ve askeri özellikle sevk etme konusunda kullanılan gemilerin güvenliğini sağlamak istemiştir. Bunlara karşı olarak İtilaf Devleti denizaltılar vasıtasıyla saldırlar düzenleyerek bunları özellikle deniz yoluyla yapılmasına engel oldu. O yüzden de Uzun Köprü’ye kadar demiryoluyla, buradan da karayoluyla askerlerin ve yiyeceklerin sevk edildiği bir döneme girilmiştir.”

Bugün Çanakkale Boğazı’nda çok sayıda batık bulunduğunu kaydeden Atabay, şunları söyledi:

“Bu batıklar adeta Çanakkale Boğazı’nın ve Gelibolu Yarımadası’nın kolyeleri gibi dizilmiştir. Ege Denizi’nde Saroz Körfezi’nden başlayarak, aşağıya doğru geldiğimizde boğazın Ege kıyılarında pek çok gemi bulunuyor. Hemen boğazın önünde 7 denizaltısı bulunuyor. Boğazdan içeriye girdiğimiz zaman 18 Mart’ta batırılan 3 tane büyük gemi, yine 3 tane denizaltı bulunuyor. Ve Marmara Denizi’ne girdiğimiz zaman özellikle Türk batıklarına rastlıyoruz. Bir de Karabiga açıklarında AE-2 Denizaltısı bulunmaktadır. Deniz savaşları ve kara savaşları diye ikiye ayırıyorsak da, aslında denizden önce saldırılar başlamış, bunda başarılı olunamayınca deniz kuvvetleri destekli kara harekatının yapıldığı görülmektedir. O yüzden Çanakkale Boğazı hem toprağın üzerinde hem de denizin altından pek çok hazineler ve savaşa ait hatıralar saklamaktadır.”