Sığınmacı cenneti Türkiye...

Türkiye'de bulunan en büyük sığınmacı grubunun Afganlılar ve Suriyeliler olunduğunu Kasım 2023 yılında içişleri bakanı Yerlikaya bizzat açıklamıştı. Yerlikaya, yaptığı açıklamada Türk vatandaşlığına sahip Suriyelilerin sayısını 237.995 kişi olarak belirtmiş ve ayrıca 18 yaş üstü Suriyelilerin sayısının ise 156.987 olduğunu eklemişti. Geçici koruma sağlanan Suriyelilerin sayısının 3.254.904 olduğunu bizzat kendisi söylemişti.

Bunun hemen sonrasında Afganlılar Suriye’deki savaştan da yararlanarak Türkiye’ye ve Avrupa’ya akın etmeye başladılar. Türk-Alman Üniversitesi öğretim üyesi ve İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi Başkan Yardımcısı Murat Erdoğan’a göre Türkiye’deki Afgan nüfusuna ilişkin en düşük tahmin 500.000 kişi dolayında. Bunların tamamı siyasi zulüm ve baskı nedeniyle ülkelerinden kaçtıklarını iddia ediyorlar. Bunun ne denli doğru ve gerçekçi olduğu ise halen çok tartışmalıdır. Elbette bunların arasında ülkemizde şiddetli saldırılar düzenleyen suçlular ve radikal İslamcılar da mevcut…

I M G 7188

Herkesin bu yabancı sığınmacıların bir şekilde kendi ülkelerine gönderilmesi gerektiğini ifade ettiği bir ortamda, kimsenin bunun nasıl gerçekleştirileceği konusunda sağlam bir önerisi ve fikri olmadığı da çelişkili bir durum olarak ortada duruyor.

Geri İade sözleşmeleri ve Uluslararası Mütekabiliyet esasına rağmen ülkemizdeki göçmen sorunu her geçen gün daha da büyüyerek artıyor. Maalesef sadece bilinen sınır dışı etme yollarının uygulandığından söz ediliyor ve çözüm üretmek için ya da çözümlerden kaçınmak için sürekli yasal zorluklara değiniliyor. Uluslararası tanınma eksikliği nedeniyle Talibanla müzakere yapılamıyor. Resmi değerlendirmelere göre Afganistan uluslararası güvenli bir bölge olarak kabul edilmediği için diğer ülkelerdeki Afganistanlıların midelerine iade edilmesi de söz konusu olamıyor.

Ancak görünen o ki Afgan mülteciler ve sığınmacı göçmenler, kaçtıkları vatanlarını gerçekten tehlikeli bir bölge olarak ya da geri dönülemez bir ortam olarak görmüyor. Ayrıca geri dönüş için son derece uygun erişilebilir seyahat yolları da hem havadan hem de karadan mevcuttur.

Bazı araştırmalara göre ülkelerinden yeni kaçanlar da dahil olmak üzere Afgan ve Suriyeli mülteciler ve sığınmacı göçmenlerin Afganistan’da ve Suriye’de yasa dışı olarak ve yetkililerin bilgisi dışında defalarca kendi memleketlerine tatile, gezmeye ya da bayrama gittikleri gözlemlenmektedir. Bu rakamın her ay yüzlerce kişiyi bulduğu hatta bayramlarda 10 binlerce kişiye ulaştığı gözlemlenen bir gerçektir.

Yasal boşluklar nedeniyle Afgan sığınmacı göçmenler ve mülteciler için anavatanlarına yaptıkları tatil gezilerinde patlama yaşayan bir ticaret de açıkça görülmektedir. İran bu konuda adeta bir merkez görevi görmektedir. Özellikle savunmasız olarak sınıflandırılan eski yerel işçiler de dahil olmak üzere sığınmacı ve mülteci göçmenler Tahran’a izin verilen uçlarla rahatlıkla uçaklarda rezervasyon yapabilmektedirler. Daha sonra İran’dan Kabil’e doğru yola çıkan bu insanlar mülteci pasaportuna Tahran vizesi olarak devam etmektedirler. Afganistan için gerekli vizeler pasaporttaki tek bir kâğıt parçası üzerinde yazıldığı için ve bu kâğıt geri dönmeden önce çıkarılıp imha edildiği için insanlar Afganistan’ı değil Tahran’ı ziyaret etmiş gibi görülüyorlar.

Siyaset açısından olayı değerlendirirsek bir insanın ülkesine insani nedenler dışında geri dönüşüne izin verilmeyen yalnızca 2 durum söz konusudur. Bunlar Birleşmiş Milletler tarafından da kabul edilen mülteci ve sığınmacı statüsüdür. Bu unvana sahip Suriyeli ve Afganlar gönüllü ve  keyfi olarak kendi ülkelerine gidebiliyorlarsa aslında iltica yasasını ihlal etmiş oluyorlar demektir. Normal şartlar altında yasalara uygun bir şekilde davranılsa bu insanların oturma izninin İptal edilmesi gerekir. Ancak ülkemizin yetkilileri bütün bu olup bitenlerden haberdar oldukları halde bu sürece bir şekilde sessiz kalıyor ya da açıkça göz yumuyorlar. Hükümet, oturma izinlerinin iptaline ilişkin istatistik tutulamayacağını belirterek büyük bir sorumluluğu kendi omuzlarından atmaktadır.

Yasadışı tatil yapabilen insanların ikamet statülerini kaybetmeleri gerekirken bu durum herkesin gözü önünde yıllardır sürüp gitmekte ve adeta bir tiyatro oynanmaktadır. Oysa yapılması gereken şey çok açıktır:

Sınırlarımız çok sıkı bir şekilde Türk ordusu tarafından korunmalı, ülkemizde yaşayan sahte sığınmacılar çok acil biçimde kendi ülkelerinde geri gönderilmeli ve geri dönüş yolu bu tür insanlar için bir daha açılmamak üzere kesinlikle kapatılmalıdır.

Türk ordusunun çok önemli bir ilkesi vardır: Sınır namustur!

Öyleyse milletçe sınırımıza yani namusumuza sahip çıkmak zorundayız

Başka bir çözüm yolu da yoktur!