Türkmenistan'da, Kazakistan'da “TÜRKMEN TÜRKÇESİ SÖZLÜĞÜ”nü yazarken ...

İldeniz Turan

ŞALTAK, ŞILTAK: ŞALVARI ŞALTAK OSMANLI

Şalvarı şaltak Osmanlı

Eyeri kaltak Osmanlı

Ekende yok, biçende yok

Yiyende ortak Osmanlı!

// İlintisi yok. ŞALTAK, ŞILTAK YANSIMA (onomastik) seslerden. "tabiat taklidi" sestir TILTAMAK : YOL AÇMAK, SEBEP OLMAK, eyleminden. TILTAK / TILTAG, SILTAK.. Arapça "sebeb" sözünün Türkçesi.//

 Adana’nın kuzey doğu yörelerindeki Toros dağlarına babamla birlikte gittiğimde Yörükler arasından söz derlerken yaşadığım sayısız anılarım var.

Bu yörelerden derlediğim sözlerden biri de “şaltak”.

 Babam Elazığ - Keban Etibank Simli Kurşun İşletmesinin Alım - Satım müdürü idi. Yılda en az dört - beş kez başta maden ocağı için çam tomrukları olmak üzere işletmenin başka gereksinimlerini de almak için değişik şehirlere giderdi.

 Bu gezilere giderken altı kişilik bir land-rover jip, şoför ile bir memur da yanında olurdu.

Ben de yılda en az iki kez babamla birlikte bu iş gezilerine katılırdım.   

 Kozan’ın on beş - yirmi km kuzeyinde, gür çam ağaçlarının içerisindeki bir Orman İşletmesine gidiyorduk.

Taşıtımız dağın alt yamaçlarından yukarılara doğru tırmandıkça bin bir türlü çiçeğin kokusu daha yoğun biçimde yöremizi sarıp sarmalıyor, genzimizde tatlı, benzersiz bir iz bırakıyordu. 

 Orman İşletmesine beş - altı yüz adım kala jipimiz sekiz kalın oluğundan önündeki yalağa şarıltılı suları fışkırtan pınarın önünde durdu. Taşıtımız durur durmaz pınarın arkasındaki yüksekçe yazıdan iki büyük köpek havlayarak yaklaştı. Tanımıştım! 

--- Akbaaş, Alabaa-aş! Gelin, geliiin!-dedim.      

 Boyunlarındaki tüyler dimdik olmuş, korkunç havlamalarla bize doğru seğirten ayrıksı yırtıcılar beni tanımış, sevecen sesimi işitince birden kuzu gibi uysallaşarak dizlerimin önünde başlarını yere eğmişlerdi.

İki eski ınağımın (dostumun) başlarını okşamaya başladım..

 Osmanlı Devleti'nin konar-göçer Avşar, Karsantı (Aladağ), Sırkıntı, Bozdoğan, Kırıntı, Berber, Menemenci gibi Türkmen uruklarını (aşiretlerini) yerleşik düzene geçirmek için verdiği uğraşlarda yer yer büyük başkaldırılar, kanlı çatışmalara olmuştu.

 Bu çatışmalar sürerken bilge bir Avşar Türkmeni nine ölen gençlerin ardından yaktığı bir ağıtta şu dörtlüğü de söylemiş: 

Şalvarı şaltak Osmanlı

Eyeri kaltak Osmanlı

Ekende yok, biçende yok

Yiyende ortak Osmanlı!

 Yıllar sonra Türkmenistan, Kazakistan ile Türkiye’de “TÜRKMEN TÜRKÇESİ SÖZLÜĞÜ”nü yazarken şu sözlerle de karşılaşıp ayrıntılı yazdım:

TÜRKMEN TÜRKÇESİNDEN

 

& ŞALTAK (ad) (I -1) = Hayvanların kuyruklarında oluşan kuruyup katılaşmış kir.

ŞALTAK (ad) (I -2) = Giysilerin eteklerine yapışıp kalmış kuru kir.

ŞILTAK (ad) (I) = Kir.

Üsti - başı şıltak. ≡ Üstü başı kir pas içinde. 

Şıltak atmak. = İftira atmak.

şıltaklı (neteg.) = 1. Kirli. 2. Suçlu.

şıltakçı (neteg.) = İftiracı.

--- EK BİLGİ: NETEG. : NETEGLİK : SIFAT.

≡--- --- ---