Filistinliler İçin Üçüncü Nakba Geliyor

FİLİSTİN İÇİN YİNE BÜYÜK FELAKET OLACAK

Hamas’ın insanlık dışı eylemini ve İsrail’in devlet terörünü kınıyorum ve Filistin halkının haklı davasını da destekliyorum. Filistin sorunu ve Filistin halkına reva görülenler; insani, ahlaki, vicdani ve etik bir sorundur. Bunu dinsel bir bakış açısına indirgerseniz ve İslami bir sorun haline getirirseniz ve özellikle de Hamas gibi örgütlerle birlikte mücadele ederseniz, sorunun insani olma özelliğini aşındırır ve karşı tarafı terörle mücadele eksenine taşırsınız.

Hamas; Filistin davasını kirletti, uluslararası sempatiyi azalttı, itibarsızlaştırdı ve Gazze’yi ezmek için İsrail’e meşruiyet sağladı. En son “Aksa Tufanı” saldırısı da dahil olmak üzere bugüne kadar yaptıklarıyla Hamas, Filistin davasına hizmet ettiğini sanıyorsa aldanıyor. Sadece İsrail’deki radikallerin ve Natanyahu’nun ekmeğine yağ sürdü, sürüyor ve “demokrasi, hukuk, adalet” diyen ve Filistinlilere karşı insanlık dışı uygulamaları ve Gazze’deki açık hapishane koşullarını onaylamayan Yahudilerin pozisyonunu zayıflatıyor.

Hamas Gazze’yi Ele Geçirirse İsrail Mutlu Olur

2007 yılında, dönemin İsrail Savunma İstihbarat Şefi Amos Yadlin şöyle demişti: “Hamas Gazze’yi ele geçirirse İsrail mutlu olur, çünkü o zaman İsrail Gazze ile düşman bir devlet olarak başa çıkabilir. Netanyahu da Mart 2019’da Likud partisinin Knesset üyelerine “Filistin devletinin kurulmasını engellemek isteyen herkes, Hamas’ın desteklenmesini ve Hamas’a para aktarılmasını desteklemek zorundadır. Bu bizim stratejimizin bir parçasıdır” demişti. Yani Hamasİsrail’in radikalleri tarafından kendisine biçilen rolü oynadı.

Netanyahu için bu gelişmelerin hem siyaseten zor durumda olan kendisini kurtarmak hem de Filistinlilere yaşam hakkı tanımayan radikal ve insanlık dışı ideolojisini gerçekleştirmek için “Allah’ın bir lütfu” olduğunu söyleyebiliriz. Aynı zamanda bu lütfun oluşmasında kendisinin rolü olduğunu da ifade edebiliriz. Demem o ki; gerekli önlemleri almayarak, aldırmayarak ve/veya sessiz kalarak “Aksa Tufanının” başarıya ulaşmasında belirleyici rol oynamıştır.

ABD Bu Savaşa Girmek İstemiyor

Netanyahu ABD’yi işin içine çekmek, Lübnan’da bulunan Hizbullah’a, Suriye’ye ve İran’a yönelik olarak ABD müdahalesinin önünü açmak için bu kapsamda Suriye ve Lübnan güneyine kışkırtıcı saldırılar yapmakta ve İran’ı da işin içine çekmeye gayret etmektedir. Diğer taraftan; Gazze’de etnik arındırma/seyreltme yaparak ve bu nüfusu Gazze Şeridi’nin güneyine göçe zorlayarak, güneyde insani bir dram yaratıp Mısır’ı kapıları tamamen açmaya mecbur ederek bu insanları Sina’ya sürmeye çalışmaktadır. Netanyahu’nun açıklamalarından anlaşılmaktadır ki; müteakip hamle olarak da Batı Şeria’nın işgal/ilhakı ve buradaki Filistinlilere karşı da Gazze’deki gibi bir etnik arındırma/seyreltme ve nüfusunun Ürdün’e sürülmesi düşüncesi var kafasında.

ABD ise İsrail’in peşine takılıp Ortadoğu’da nereye evirileceği öngörülemeyecek böyle bir savaşa girmek istemiyor. ABD dikkatini halen Ukrayna üzerinden Rusya ile sürdürdüğü vekalet savaşından ve Çin ile girdiği uzun soluklu mücadeleden uzaklaştırmak istemiyor. Özetle söylemek gerekirse; ABD İsrail’in sürdürdüğü savaşın Gazze’nin dışına taşmasını istemiyor. ABD donanmasının Doğu Akdeniz’de ve Körfez’deki hareketliliği ve konuşlanma biçiminin ise şimdilik savaşı büyütmekten ziyade İsrail’in sürdürdüğü operasyonlara üçüncü bir tarafın Hamas lehine müdahalesini önlemeye yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Hatta bu kapsamda Biden’ın “Tekrar söylüyorum, herhangi bir ülke, herhangi bir kuruluş, bu durumdan faydalanmayı düşünen herkese tek bir sözüm var: Sakın! Sakın!” sözleri; Erdoğan liderliğinde Türkiye’ye, İran’a, Hizbullah’a ve bazı Arap ülkelerinedir.

Rusya ve Çin’in Durumu

Rusya, kendi çıkarları açısından ABD’nin Ortadoğu’da sonu belli olmayan böyle bir savaşa girmesini arzu eder. Çin ise böyle bir savaşı hem küresel ticari ilişkilerine darbe vuracağı hem de enerji fiyatlarını yukarıya doğru radikal biçimde tetikleyeceği için istemez.

Bugün uluslararası alanda Netanyahu’nun Gazze’ye yönelik eli kulağındaki kara harekatını engelleyecek ve caydıracak bir güç ve baskı yok. İsrail için olabilecek tek sıkıntı; Batı Şeria’da çıkabilecek bir intifada olabilir. Türkiye de dahil bölgeden ve Arap ülkelerinden ise gerçek anlamda bir tepki gelmez, gelemez. Ancak sözde tepkiler ve nümayişler olabilir; halkın tepkisini yatıştırmak ve doyuma ulaştırabilmek için.

Niçin Gerçek Anlamda Tepki Gösteremezler?

Tepki gösteremezler; çünkü bu coğrafya Soğuk Savaşın (1947-1991) bitiminden sonra, 1990’lı yıllarda itibaren ve özellikle de 2000’den beri güvenlik algıları, refleksleri, çıkar ilişkileri, statükosu görünürde değil ama gerçek siyasi haritası ile çok değişti. Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) veya Genişletilmiş Ortadoğu Projesi (GOP), Renkli DevrimlerArap Baharı ile geçmişten çok farklı bir siyasi harita ve iklim var Ortadoğu’da. Hatta bu kapsamda ilk Renkli Devrim, bölgenin dizayn edilebilmesi için dayanak noktası olması planlanan Türkiye’de yapıldı. “Büyük Ortadoğu Projesi’nin Eş Başkanlığı” görevi, okyanus ötesinden kotarılan bu Renkli Devrimin ürünüydü.

Ayrıca Trump’ın başlattığı ve Biden’ın büyük bir şevkle devam ettirdiği İbrahim Anlaşmaları ile ABDFilistin sorununda hiçbir ilerleme kaydetme şartı aramadan İsrail-Arap ülkeleri arasındaki siyasi ve ekonomik ilişkileri geliştirmeyi hedefliyordu ve epey mesafe kat edilmişti. Çok yakında İsrail ile Suudi Arabistan masaya oturacaktı. “Aksa Tufanı” saldırısı, nihai olarak İbrahim Anlaşmalarını vurmayı planlamış olmalı. Ama bu mümkün değil. Çünkü Ortadoğu köprüsünün altından çok sular geçti. Bu saldırılar sadece bu anlaşmaları ve Arap-İsrail yakınlaşmasını belli bir süre kapalı kapılar ardına iter, o kadar. 

Filistin İçin Ağlamaya Hakkınız Yok!

Bir ABD projesi olan ve Türkiye dahil bölgeye tecavüzü öngören BOP’a eş başkanlık yaptıysanız ve kapsamında;

  1. Türkiye’den Irak’a girmek isteyen ABD ile “at pazarlığına tutuştuysanız,
  2. Irak Tezkeresi geçmedi diye kızan ve bunu TSK’ya fatura eden ABD’ye destek vererek cemaatle birlikte askerinize kumpas kurduysanız,
  3. 2005’de Kudüs’e gittiğinizde Ariel Şaron’un “Yahudi Milletinin ve İsrail’in başkenti Kudüs’e hoş geldiniz” demesine sessiz kaldıysanız,
  4. 2007’de İsrail’in Suriye’nin El Kibar Nükleer Santralini vurması için Türkiye topraklarını İsrail savaş uçaklarına açtıysanız,
  5. Mart 2011’de Suriye’de başlatılan vekalet savaşında ABD’ye taşeronluk yaptıysanız,
  6. Arap Baharını ayağınıza gelmiş bir fırsat olarak görerek Kıbrıs Barış Harekatı’nda bize destek vermiş olan Kaddafi’yi arkadan vurduysanız,
  7. Filistin davasını kirleten, terör faaliyetleriyle itibarsızlaştıran, karşı intikam ve etnik arındırma saldırı için İsrail’e uluslararası kamuoyunda meşruiyet kazandıran Hamas’a destek verdiyseniz şimdi Filistin için ağlamaya hakkınız yok demektir. Bunları baştan düşünecektiniz. Öngörüsüz liderlerin cezasını milletler çeker.

Filistinliler İçin Üçüncü Nakba Geliyor

Sonuç olarak söylemek gerekirse, umarım yanılırım ama görülen o ki; Filistinliler için “Üçüncü Nakba” geliyor. Halbuki hem bölgenin hem de yer kürenin barışa ihtiyacı var. Nakba; Arapça “Büyük Felaket” demektir. Filistinlilere göre “Birinci Nakba”; 1947-1949 arasındaki gelişmeler, İsrail’in kuruluşu ve vatanlarının büyük bir bölümünü terk etmek zorunda kalmalarıdır. “İkinci Nakba” ise 1967’deki Arap-İsrail Savaşı ve yine vatanlarının bir bölümünü daha terk etmek zorunda kalmalarıdır.

Canlılar arasındaki tüm mücadeleleri haklılar değil, güçlüler kazanır. İnsanoğlu da bu genel kurala dâhildir. Günümüzde, toplumlar ve devletler de! Geçmişte güçlü olunmadığı halde, sadece haklı olunduğu için kazanılan bir mücadeleyi tarih kaydetmemiştir. Yani büyüyle, metafizik güçlerle ve dualarla mücadele ve savaş kazanılmaz ve kazanılmamıştır. Tabii ki insanların ve toplumların performansını arttıran manevi gücün önemi vardır ve yadsınamaz. Ama tek başına, hiçbir anlamı ve ağırlığı yoktur. İsrail’e karşı Filistin davasına sahip çıkmak ancak ve ancak meşru zeminlerde kalınarak, şiddete başvurulmayarak, uluslararası toplumun sempatisi kazanılarak yapılabilirdi. Sanırım; bu eşik şimdilik geçildi.