Türkiye’nin güvenliği açısından Suriyeli göçmenler

TÜKİYE’NİN GÜVENLİĞİ AÇISINDAN SURİYELİ GÖÇMENLER…

Çin, 1949 yılında Doğu Türkistan’ı işgal ettiğinde Doğu Türkistan’ın nüfusunun % 90 dan fazlasını Uygur Türkleri oluşturuyordu. Bugün Doğu Türkistan’da nüfusun yarıdan fazlası Çinlilerden oluşuyor. Bu Çinlilerin bilerek uyguladığı demografik yapıyı (nüfus yapısını) değiştirme politikalarının bir sonucudur. Doğu Türkistan’da nüfus olarak çoğunluğu sağlamadan tam işgali gerçekleştiremeyeceklerini biliyorlar. 

Rusya, Kırım’dan Türkleri sürgün ettikten sonra orada oluşturduğu Rus nüfus çoğunluğa dayanarak hak iddia edip Kırım’ı ilhak etti. Ukrayna’da savaşarak istediğini elde edemedi ama nüfus olarak Rusların yoğunluğu bulunan Donbas Bölgesini önce işgal, sonra ilhak etmek isteyecektir. Bugün Rusya Federasyonu dışında Türk Dünyasında en yoğun Rus nüfusun bulunduğu yer Kuzey Kazakistan’dır. Bu yüzden Kazakistan iç barışı konusunda dikkatli olmalı, dış müdahaleye karşı hazırlıklı olmalıdır.

İspanya’da Katalonlar ve Basklılar; Fransa’da Basklılar, Korsikalılar; İngiltere’de İskoçlar, İrlandalılar, Galliler uzun zamandır bu ülkelerin temel sorunları. 

Biz Türkler son on asırda Doğu’da ve Batı’da büyük devletler kurduk. Batı’daki büyük devletimiz Osmanlı, her ne kadar Balkan coğrafyası ağırlıklı kurulsa da nüfus yoğunluğu açısından Selçukludan itibaren Anadolu’yu Türk vatanı haline getirdik. Osmanlının dağılması ve küçücük Anadolu topraklarının elimizde kalması burayı Türk vatanı yapmamızla mümkün olmuştur. Balkanlarda asırlarca kalmamıza rağmen çekilmek zorunda kalmamız homojen Türk nüfusu çoğunluğu sağlayamamamızdan kaynaklanmıştır.

Musul-Kerkük’ün Misak-ı Milli sınırları içinde sayılması, Hatay’ın Türkiye’ye katılması Türk nüfus yoğunluğuyla bağlantılıdır. Batum da benzer yapıda olmasına karşılık ülke sınırlarına katılamamıştır. Kıbrıs’a müdahalemiz elbette orada bulunan Türk nüfusuyla meşru olmuştur.

Anadolu’daki Kürtlerle bin yıllık kardeşlik hukukumuz var. Aynı coğrafyada yaşıyoruz, inancımız aynı. Evliliklerle kan kardeşliğimizi de yaygınlaştırmışız. Buna rağmen yüz yıldır, özellikle son kırk yıldır en büyük baş belamız Kürt ırkçı terörü. Dış düşmanlarımız için en kolay kullanılacak unsur olarak on binlerce canımıza mal oldu terör. Amerika başta olmak üzere düşmanlarımız, ülkemizi bölüp parçalamak için, gelecekte de Kürt ırkçıları ve bölücüleri kullanmaya kararlı görünüyor. Her seçimde Kürtçülerin aldıkları oyların haritası gelecekte de bu konuda düşmanlarımızın bizi rahat bırakmayacağı bir görünüm arz ediyor.

Osmanlı, benim büyük dedem Firuz Bey önderliğindeki 84 bin çadırlık Beydili-Barak Boyunu bugünkü Suriye ve Irak içlerine, sınırını sağlama almak ve oralardaki Arap-Kürt aşiret isyanlarına karşı koysunlar diye sürgün etmişti. Bugün mültecilerin Türkiye’de yerleşik olmasını isteyen “Osmanlıcı”ların kulağı çınlasın!

Yukarıda saydıklarımdan hangi sonuca varmak istediğimi anlamışsınızdır. Birkaç yıl önce “beka meselesi” kavramı çok moda idi. Suriyeli Arap sığınmacıların ülkemizde yerleşik hale getirilmesi çabası Türkiye için yakın gelecekte “beka meselesi” olacaktır. Suriyelilerin doğurganlık oranları Hatay, Kilis, Gaziantep, Urfa, Kahramanmaraş gibi güney illerimizde demografik yapının yakın gelecekte değişeceğini gösteriyor. Tarihten ve günümüzde olanlardan ders alarak meseleye devletin bekası açısından bakılmalıdır. Bir ülkede yanlış eğitim, kötü ekonomi, adaletsizlik ve başka olumsuzluklar doğru yönetilerek düzeltilebilir fakat demografik yapının değişmesi yönetimler değişse de düzeltilemez.